bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      haruki murakami'nin 2002 yılında yazmış olduğu sürrealist kurguya dayanan romanı. kafka tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. ama babasının bir “düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir… kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar. öncelikle kafka, çekçe'de karga anlamına gelmektedir. ve --- spoiler --- hayat bir metafordur kafka tamura. --- spoiler --- edit:yazım
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2005 İngilizce çevirisi The New York Times'ın "2005'in En İyi 10 Kitabı" arasında olması ve 2006 Dünya Fantezi Ödülü almasına rağmen hakkında yazılıp çizilmemesi kitap adına olan fikrimi baya baya destekliyor. Fikrim de şu: Bu kitap okuyucuya hakaret amaçlı ve sırf ödül alabilmenin hırsıyla yazılmıştır, ayrıca leştir. Kitapları yarıda bırakmaktan nefret ederim, kafamın bir köşesini hep kurcalar. 'Ya okuyum da bitireyim işte, daha fazla yük olmasın' diye düşünüp dururum. Bu kitap istisna. Henüz yarısına gelmeden bıraktım, şanslıyım ki kütüphaneden almıştım devamında iade ettim. Konusu kısaca kendisine takma ad olarak Kafka ismini almış bir karakterin yaşadığı bir kehanetten bahsediyor. Kehanete göre bu Kafka adındaki genç gelecekte babasını öldürecek ve annesiyle kız kardeşine tecavüz edecektir. Kehaneti anlatan kişi de özbeöz babasıdır. Sırf kehaneti gerçekleştirmemek için yaşadığı ülkeden kaçar ve bir kütüphanecinin yanında yaşar. Ne tesadüftür ki kütüphaneci önceden yüzünü görmediği annesidir ve bir gece -hafızasında yer etmese de- babasını öldürdüğünü öğrenir. Ardından da kim olduğunu anlamasına rağmen annesiyle sevişir. Ensest ilişkiler bir amaç uğruna yazıldığında kesinlikle yaratmak istediği etkiyi sağlıyor ve ne kadar tiksindirici gelse de sansürlenmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Fakat kitaptaki amaç öyle ki Orhan Pamuk'un Nobel ödülü almasında, kitaplarında bulunan ifadelerin verdiği paydaki gibi alışılagelmiş kalıplardan çıkma ve rahatsız edici içeriklerle sanat icra ettiğini fikrine kapılarak ödül alma beklentisine girmiştir. (bkz: yazar burada ne anlatmak istedi) Sanat özellikle de edebiyat açısından bakıldığında karşısındaki insanı düşünmeye ya da hissetmeye sevk etmelidir. Hiç de Tolstoy gibi sanatın ulvi bir amacı olmak zorunda değildir, kendi varoluşundan sanat olma hakkını kazanır diyemeyeceğim. Eğer öyle olsaydı sanatı evrendeki her nesneye addederek kendi içimizde çelişirdik. Bu yüzden sanatın içinde anlam kesinlikle aranmalı. Garip gelen muhtemelen şu, babasını öldürmesine ses çıkarmadım ama annesine ve kardeşine tecavüz etmesine bir dolu söz söyledim. Acaba günümüzde lanse edilme şekli bakımından tecavüz cinayetten daha büyük bir suça dönüşmüş olabilir mi? Biraz bunu düşünmek istiyorum.
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok güzel bir kitap. bitirmeme az kaldı. bir alıntı yapacağım.. "bendeniz nakata da, doğduğum günden beri o kadar büyük bir köprüyü hiç görmemiştim." "o köprünün yapımı için..." dedi oşima, "çok fazla zaman ve çok para harcandı. gazetelere bakılırsa, köprü ve otobanı işleten konsorsiyum, yılda 100 milyar yen zarar ediyormuş. bunun büyük bir kısmı bizim ödedeğimiz vergilerden karşılanıyor." (bkz: same things) (bkz: yap işlet s*ktir et)